I. Murat, Murad Hüdavendigâr (1362-1389)

I. Murat, Murad Hüdavendigâr  (1362 – 1389) Osmanlı Devleti’nin üçüncü padişahı. Babası Orhan Gazi, annesi Nilüfer Hatun'dur."Hükümdar", "bey" anlamına gelen hüdavendigâr unvanı verilmiştir. Tuğrası "Sultan Murad bin Orhan" olarak istiflenmiştir. Bazı kitabelerde "Melikû'l-Âdil İl Gazi es-Sultan Giyâsû'd-Dünya ve'd-Din" sanı ile anılmıştir. Bazı kaynaklara göre, bu Osmanlıların İlhanlılara olan bağımlığının sona erdiğini göstermektedir. Böylece Sultan ünvanı ilk kez I. Murat zamanında kullanılmıştır. Batı kaynaklarında "Amourad I" olarak anılmaktadır.

Edirne'yi alarak Balkanlar'a geçmiştir ve Balkanlar'da fetihler yapmaya başlayarak Osmanlı Devleti'nin sınırlarını genişletmiştir. 40'ın üzerinde savaşı yönettiği ve hiç yenilmediği çeşitli kaynaklarda söylenmektedir. I. Kosova Savaşı'ndan sonra savaş alanını gezerken bir Sırp askeri olan Milos Obilic tarafından hançerlenerek öldürülmüştür.

Saltanat öncesi yaşamı


Şehzadelik yılları hakkında elimizde hiç bilgi bulunmamaktadır. Annesinin Rum asıllı Yarhisar tekfurunun kızı olduğu için bundan ne kadar etkilendiği, örneğin Rumca bilip bilmediği, meçhuldur. Çocukluğu ve gençliğinde İznik ve Bursa'da medreseler açıldığı bilinmekle beraber I. Murad'ın bu kurumlarda veya bunlarda bulunan değerli hocalardan İslamî eğitim görüp görmediği; yahutta babası ve dedesi gibi geleneksel Türkmen eğitimi mi gördüğü bilinmemektedir.


Babası Orhan Bey Bursa'yı aldığı zaman (1326da veya bazı kaynaklara göre 1324de), Aşıkpaşazade tarihine göre bu şehir "Bey Sancağı" olarak örgütlenmiş ve Şehzade Murad sancak beyi olarak atanmıştır. Diğer kaynaklara göre ise Bursa doğrudan doğruya devlet merkezi yapılmıştır. I. Murad'a Hudavendigar ünvani verildiği bilindiği; bu ünvanın daha çok Bursa Sancağı'nda kullanıldığı; sonradan II. Murat'a da verildiği göz önüne alınırsa, Bursa Sancak beyi olarak görev yaptığı çok olasıdır.


Olasılıkla Bursa Sancak Beyi iken, ağabeyi Süleyman Paşa'nın maiyetinde Rumeli fetihlerine katılmıştır. Süleyman Paşa'nın Çorlu'da bir sürek avı sırasına ölümünden sonra üç yıl kadar (1359-1362) Beylerbeyi olarak Rumeli fetihlerine devam etmiştir. Ancak bazı kaynaklar oğlu Süleyman Paşa'nın beklenmedik olümüne çok üzülen ve çok yaşlı olan Orhan Bey'in son günlerini inzivaya çekilip sessiz geçirdiğini, devlet idaresini oğlu Murad Bey'e bıraktığını yazarlar. Aşıkpaşazade ise Orhan Bey'in Süleyman Paşa ile aynı yılda olduğunu bildirmektedir.

Saltanatı

1362de Orhan Bey ölünce, kendisi Rumeli'de bir muharebe ortamında iken, Bursa ahilerinin kararıyla, hükümdar ilan edilmiş ve Bursa'ya çağrılmıştır.Murad Bey tahtına geçtikten hemen sonra Aşıkpaşazade'nin deyişiyle "kendi vilayetinden ve Karesi'den eyi leşker cem edip" hemen Rumeli'ye dönme hazırlığı yapmaya başlamıştır. Fakat komşu devletler ve diğer düşmanlar bu hükümdar değişikliğinden faydalanmak için hemen harekete geçmişlerdir. Bizanslılar Çorlu, Burgaz ve Malkara'yı geri almışlardır. Kısa bir zaman önce Osmanlılara katılmış olan Ankara'nın Ahileri şehirlerinden Osmanlı kale muhafızlarını kovmuşlardır. Büyük şehzade İbrahim ayaklanmıştır. Bizanslılar, anne tarafından VI. Yannis Kantakuzenos'un torunu olan ve imparator V. Yannis Palaiologos'un kızıyla nişanlı olan küçük şehzade Halil'i kışkırtarak ağabeyinin hükümdarlığını kabul etmemesine neden olmuşlardır. Karamanoğulları da Osmanlılara hücum için ordusunu hazırlamaktaydı.


Murad Bey önce deneyimli komutanlar, ulema mensupları ve diğer ileri gelenler ile bir görüşme toplantısı yapmış ve bu sorunların hepsine o yıl çare bulmuştur. Önce Ankara'ya hücum edip kaleyi ve şehri eline geçirmiş ve bozguncuları elimine etmiştir. Sonra Sultan Höyüğü (Eskişehir)'i almış ve Bursa dönüp biraz daha savaş hazırlığı yapıp yapamadan Karamanoğulları üzerine yönelmiştir. Tarihçi Şükrullah'ın deyimiyle "Karaman Beyi de ileri gelip iki ordu karşılaştılar... Kargılar kırıldı, kılıçlar çentik çentik, kalkanlar paramparça oldu. Kişiler güz yaprağı gibi döküldü... Karamanlılar çerisinden Varsak, Tatar ve Türkmenden sayısız kişiler toprağa düştü... Karaman Beyi takımlarını, ağırlıklarını bırakıp kaçtı." Bu sırada Eskişehir ve Bilecik taraflarında ayaklanma hazırlıkları içinde bulunan kardeşlerini yakalattırdı ve boğdurdu.


O zamana kadar devlet göreneğine göre beylerbeylikleri ve sancak beylikleri hükümdarın kardeşlerine veya oğullarına verilmekteydi. Fakat Murad Bey kardeşlerini boğdurduğu ve çocukları da çok küçük yaşda olduğu için hanedan dışı atamalar yapmak zorunda kaldı: Lala Şahin Paşa beylerbeyi ünvanı ile ordu komutanı; Bursa Kadısı Cendereli (Çandarlı) Kara Halil Hayreddin'i de "kadı-asker" olarak atadı.


Anadolu'da durumu dengeli hale sokduktan sonra I. Murad Rumeli'ye hemen 1361de dönüp Bizanslıların tekrar ellerine geçirdikleri Lüleburgaz ve Çorlu'yu yeniden eline geçirdi. I. Murad Lüleburgaz'da bir savaş meclisi toplayıp ve burada Edirne'nin alınması kararlaştırıldı. Haci Il-Beyi ve Gazi Evrenos idaresi altında akıncı kolları Malkara, Keşan, İpsala ve Dimetoka doğrusu üzerinde ilerleyip hem buraları ele geçirip hem de Balkanlardan yardım gelmesini önlediler. Lala Şahin Paşa komutasında Osmanlı birlikleri bir karmaşık Bizans-Bulgar ordusuna karşı Sazlıdere Savaşı'nda galibiyet kazanıp; Edirne'nin fethine yol açtı. Boylece I. Murad Bizans'in Trakya'daki merkezi ve Imparatorlukta üçüncü büyük şehir olan Edirne (Adrianople)'yi 1362 eline geçirdi. Balkanlara genişleme startejisini vurgulamak ve bunun daha kolayca başarılmasını sağlamak için Edirne'yi devletin ikinci başkenti olarak seçti. Edirne, İstanbul ile Tuna yalıları arasındaki yolda en güçlü kaleydi; Bizans başkenti ve Balkan Dağlarından giden yolun önemli menzili olarak bu yolu kontrol etmekteydi ve Bizans'ın Balkanlardaki ordu ve idari merkezi idi. Edirne yeni kurulan Rumeli Beylerbeyliği'ne de merkezi de oldu. Bu stratejik avantajini kullanan I. Murad 1363'de Filibe (Philippolis/Plovdiv)'i ve Gümülçine'yi de eline geçirip İstanbul'a hem çok önemli vergi geliri, hem de hububat, pirinç gibi yiyecek maddeleri sağlayan ana yolların geçtigi Meriç Irmağı vadisini idaresine aldı. Bu aynı zamanda Bulgar Çarı John Aleksander'a Bizans aleyhinde Osmanlılara destek sağlaması için bir baskı yolu oldu.


Artık hedef Bizans değil Balkanlar olmuştu. Bu yeni stratejik durum Bulgar, Bosna, Sırp, Macar ve Eflak devletlerini etkiledi ve Papa V. Urban teşvikiyle yeni bir bağdaşıklık kuruldu. Hiristiyan devletlerin birliklerinde olusan ve Macaristan Kıralı I. Layos komutanlığında bir Haçlı ordusu toplandı ve 1364 yazında bu ordu Balkanlar üzerinden Meriç vadisine inip Meric Irmağı kenarından ilerlemeye başladı. Bu sırada I. Murad Anadolu'da Bursa'da devlet reformlerı ile uğraşmakta idi. Lala Şahin Paşa Edirne'yi korumak niyetiyle orada kalıp Hacı İl-Beyi komutasında bir süvari birliğini keşfe gönderdi. Haçlılar zaferlerinden emin olup Meric kıyısında rahatlık içinde kampta bulunmaktaydılar. 26 Eylül 1364de Hacı İl-bey'in birliği gün ağarırken aniden bir baskın hücumuna geçip bu Haçlı kuvvetini paniğe kaptırdı ve binlerce Bulgar, Sırp, Boşnak, Macar ve Eflaklı Haçlı asker öldürüldü veya Meriç'te boğuldu. Osmanlı tarihçileri bu muthi baskını Sırp Sındığı olarak anmaktadırlar.

1366'da Savoy Kontu olan Amedeus yakın akrabası olan Bizans İmparatoru V. Yannis Palaelogos'a destek sağlamak için denizden küçük bir Haçlı seferine girişti. Venedik'ten 15 kadırga ile ayrılıp Konstantinopolis'e gitmekte iken Çanakkale Boğazı ağzında bulunan ve 12 yil önce Osmanlılar tarafindan Trakya'da ele geçirilip yerleşke kurulan ilk kent olan Gelibolu'ya hücum edip I. Murad kale garnizonuna zamanında yardım sağlayamadığı için bu şehri eline gecirdi. Bu stratejik kale böylece 10 yıl Latin-Bizans idaresinde kalıp ancak 1377 sonunda yine Osmanlılar tarafindan geri alındı.

I. Murad Bursa'dan Katalan Paralı Askerler Birliği kalıntıları elinde bulunan Karabiga'yı kuşatıp aldıktan sonra Rumeli'ye geçerek bir müddet Dimetoka ve Edirne'de oturdu ve bu kentlerin imarı ile uğraşıp buralarda birer saray ve camii yaptırdı. 1366-1368'de Bulgaristan elinde olan Kızılagaç, Yanbolu, İhtiman, Samakov, Aydos ve Süzebolu kentleri ve Bizans idaresinde olan Hayrabolu, Pınarhisar, Vize ve Kırkalareli Osmanlılar eline geçti. Bulgar Kıralı İvan Şişman ülkesinin önemli bir kısmını kaybetmiş oluyordu. 1368de kızkardeşi Prenses Mara'yı I. Murad'la evlendirdi ve Bulgaristan'in Osmanlıların yüksek egemenligi altında bulunan bir vasal ülke olma statüsünü kabul etti.1371'de Sırpsındığı Savaşı'nın intikamını almak isteyen Sırpları Çirmen Savaşı'nda yendi. Ayni yil Istanbul'un yakında bulunan Çatalca ele geçirildi. Osmanlı sınırları Sırbistan Despotluğu'na dayanmışdı. 1374'de Sırp Despotu Lazar ile yapılan bir anlaşma ile yıllık vergi vermek suretiyle Sırbistan 'in Osmanlılar yüksek egemenliği altında bir vasal ülke olması kabul edildi.

Bu gelişmeler Bizansı da yakından etkilemişti. Bizans İmparatoru V. Yannis Palaelogos I. Murad ile müzakerelere girerek 1373 başlarında bir anlaşma yapıp Bizans İmparatorluğu'nun yıllık vergi ödeyerek Osmanlılar yüksek egemenligi altında bir vasal ülke olmasını kabul etti. Böylece Osmanlilarin Rumeli'ye geçip yerleşmelerinden 20 yıl sonra Balkanlarda bulunan üç devlette (Bizans, Bulgaristan ve Sırbistan) Osmanlıların yüksek egemenliğini kabul etmiş oluyordu.Bizanslılarla yapılan anlaşmaya gore Bizans İmparatoru Osmanlı Sultanı istediği zaman İmparator'a yakin bir komutan altında asker de gönderecekti. Böylece Mayıs 1373de Bizans İmparatoru Anadolu'da I. Murad'in Candaroğullarına karşı açtıı bir askeri kampanyasina katılmak zorunda kaldı.

1376da I. Murad savaşsız geçen beş yıl Bursa'da sarayında kaldı. 1381de oğlu Yıldırım Bayezid ile Germiyanoğulları Beyi Süleyman Şah'ın kızı Devlet Hatunu evlendirdi. Germiyanoğulları ceyiz olarak Kütahya, Simav, Tavşanlı, Emet kentlerin Osmanlilara verdiler ve Suleyman Şah Kula'ya çekildi. Bursa'da yapılan görkemli düğüne konuk olan Hamitoğulları Beyi Hüseyin Bey ve elçisiyle görüşen I. Murad 80 bin altın karşılığında Akşehir, Yalvaç, Beyşehir, Seydişehir, Karaağac, Eğridir ve Isparta'yı satın aldı. Bu siyaset sonucu Osmanlı kısa zamanda Karamanoğulları ile karşı karşıya geldi.

Balkanlarda yeni fetihler Evrenos Bey idaresindeki akinci kolu ise daha once kaybedilen Gumulcine'yi eline gecirdikten sonra Bati Trakya ve Makedonya'ya yoneldi. Vezir Candarli Hayreddin Pasa ise Bati Trakya'da Kavala, Drama, Zihne, Serez ve Bizans'in ikinci buyuk sehri olan Selanik'i aldi. Yeni muteffiker Sirp Despotu Laza, Bosna Krali Tvrtko, Hirvat prensleri ve Arnavutluk prensleri1388 Ploşnik'te küçük bir Osmanlı birliğini bozguna uğrattı.

Osmanlı Devleti'ni Balkanlar'dan çikarmayı amaçlayan, Haçlı Ordusu'nu 1389'da I. Kosova Savaşı'nda yendi. I. Murat savaş alanında yaralılar arasında dolaşırken Sırp Miloš Obilić tarafından gizlice hançerlenerek şehid edildi.Bunun üzerine despot Lazar ve yanındakiler kılıçtan geçirildi.I.Murat'ın cenazesi Bursa'ya getirilerek Çekirge'deki türbesine gömüldü. Yerine oğlu Yıldırım Bayezid geçti.I. Murat döneminde 'Devlet hükümdar ve sülalesinin ortak malıdır' anlayışı kalkmış yerine 'Devlet hükümdar ve oğullarının ortak malıdır.' anlayışı gelmiştir. Vezirlerin sayısı artmıştır.Rumeli Beylerbeyliği kurulmuştur. Divan üyelerinin sayısı artırılmıştır. Defderdarlık makamı oluşturulmuştur. Yeniçeri ocağı kurulmuştur.

Yorum bölümü sadece üyelerimize açıktır...

Top